no good

  1. beyhude, yararsız, faydasız, gereksiz, lüzumsuz.
    It's no good talking to him, because he never listens.
    A car's not much good to me, I can't drive.
tavşan pisliği gibi ne kokup ne bulaşmak Verb
bir işe yaramamak Verb
fırıldak çevirmek Verb
hayrı yok
fesat/kötülük peşinde, niyeti/maksadı kötü.
When I saw him climbing through the window behind the
shop I knew he was up to no good.
Konuşmanın faydası yok.
kuruntu etmek Verb
haylaz
yaramaz
değersiz/işe yaramaz/nafile/beyhude (kimse/şey).
aramız açıldı